Günümüzde doğal taşlar; projelerde en çok tercih edilen malzemelerden biridir. Geçmişte ise Doğal taşlar, insanlar tarafından bilinen ve kullanılan en eski inşaat malzemelerinden biri olduğu gibi mimarlık ve sanat, aynı zamanda doğal taşların kullanım alanlarıdır ve aynı zamanda birçok mitolojik anlatılarda taşın insanların inançları üzerinde önemli işlevler üstlendiği görülmektedir.
Günümüzde doğal taşlar her ne kadar endüstri tarafından şekillendirilse de Taş, endüstriyel bir ürün değildir. Doğada milyarlarca yılda şekillenmiş, onun parçası olup tüm gizemini barındıran benzersiz, oluştukları ortamın koşullarını yansıtan içyapıları, fosilleri ve insanlık tarafından binlerce yıllık tarih boyunca çeşitli amaçlarla kullanılmasıyla dünya ve insanlık tarihinin gelişimine ışık tutan nitelikleri taşıyan, başka hiçbir yapı malzemesinde bulunmayan özelliklere sahip ayrıcalıklı bir malzeme kılmaktadır.
Mermerin başlıca tüketim alanları; inşaat sektörü, güzel sanatlar alanı ve dekorasyondur. En geniş kullanım alanını inşaat sektörü teşkil eder. Binaların iç ve dış kaplamaları, dekorasyonişleri, anıtlar, heykeller ile süs ve hediyelik eşya imalatı önemli tüketim alanlarını oluşturur. Taş ocaklarından çıkartılan doğal taşlar; yol ve kaldırım döşemesi, bordür taşı, kent mobilyaları, duvar yapımı, duvar kaplaması, merdiven basamağı, çatı örtüsü, iç ve dış dekorasyon, peyzaj, bahçe adım taşı, iç mekan döşeme, mutfak ve banyolarda giderek daha fazla kullanılmaktadır. Doğal taşların, fiziksel özelliklerine göre uygun mekânlarda usulüne göre kullanıldıklarında her türlü işlevsellik ve ince zevkin tatmin edileceği dayanıklı, sağlam, sağlıklı, doğal bir malzeme türü olarak modern mimari uygulamalarda doğal veya doğala yakın görünümlü ve cilasız olarak kullanılması gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Yapıların döşeme ve kaplamalarında genellikle mermer, traverten, granit, andezit, bazalt ve tüf gibi doğal taş ürünleri kullanılmaktadır. İç ve dış mekanlarda döşeme ve kaplama malzemesi olarak yüzeyleri honlama, cilalama, alevle yakma, eskitme, kumlama, çekiçleme, doldurma ve asitle yıkama ile şekillendirilerek işlenen doğal taşlar daha fazla kullanılmaktadır. Cilalı ve parlak yüzeylerin özellikle istenmediği döşeme, merdiven, havuz kenarları, bina dış cephe kaplamaları, yürüyüş yolu ve kaldırımlarda honlamalı veya yüzeyinde çukurluklar oluşan alevle yakmalı taşlar tercih edilmektedir. Çünkü, bu taşlar yüzeyi cilasız olduğu için kaymayı önleyici ve emniyetli bir yürüyüş imkanı sağlamaktadır. Dere yataklarında ve dağ yamaçlarında parçalar halinde ve dış yüzeyleri yuvarlaklaşıp aşınmış olarak bulunan çakıl taşlarının yanı sıra kalsiyum ve magnezyumlu karbonat birleşiminde mineralden oluşan dolomit ve kalsit dışında mermer, granit, siyenit, bazalt, andezit, traverten, tüf ve kumtaşları da peyzaj düzenlemesinde kullanılmaktadır. Büyük oranda kumtaşı, kireçtaşı, tüf, andezit, granit, arduvaz (kayrak) gibi taşlardan oluşan moloz taş ve kesme taş, binaların temel ve duvarlarında, parke ve bordur taşları olarak yol ve kaldırımlarda kullanılmaktadır.
Duvar elemanı taşların seçiminde dekoratif oluşunun yanı sıra aşınmazlığı, sertliği ve ucuzluğu da dikkate alınmalıdır. Renkleri solmamalı ve uzun yıllar ilk günkü özelliğini korumalıdır. Doğal yarılmış, yüzeyi pürüzlü taşlar kayağan taşı, kayraktaşı, sleyt ya da arduvaz olarak bilinirler ve bu jeolojik yapısal özelliklerinden faydalanılarak kullanılırlar. Bu yapı taşları, yüzeyindeki siyah renkli dallı yapı ile fosil görüntüsü verir. Binalarda estetik görünüşlü dekorasyon malzemesi ve Avrupa, Amerika ülkelerinde tarihi nitelikteki binalarda kiremit yerine çatı kaplaması olarak kullanılırlar. Feng shui felsefesine göre; düzenlenen Çin bahçeleri gruplar halinde düzenlenmiş veya tek başlarına duran taş ve kayaları da içerirler. Güzel şekilleri ve dokuları yüzünden bahçeye dahil edilen sert kaya ve taşların, toprağın ve çiçeklerin yumuşaklığıyla tezat yaratarak bahçenin ying-yang dengesine katkıda bulunduğuna, bu şekilde ortamdaki enerjinin dengelenerek içinde yaşayanların kötülüklerden korunduğuna, mutluluk ve huzurunun arttığına inanırlar.
Yüzlerce çeşit ve renk seçeneğine sahip olan mermer sektöründe antik çağlardan beri belirli ebatlarda kesilmiş ve parlatılmış taşlar kullanılmaktadır. Modern mimari uygulamalarında tüm doğal taş çeşitleri ile mermerlerin doğal ve doğala yakın görünümlü ve cilasız olarak kullanılması gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu da klasik parlatma yöntemi dışında taşlarda değişik yüzey işleme tekniklerinin geliştirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu amaçla çeşitli teknolojiler kullanmak suretiyle mermer yüzeylerinde şekillendirme amacıyla değişik yöntemler uygulanmaktadır. Bunların bir kısmı doldurma işlemi gibi taşın doğası gereği yapılması zorunlu olan işlemlerdir. Büyük bir çoğunluğu ise özel istekve doğal bir görünüm istenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
Mermerlerde uygulanan ilk işlem kesme işlemidir. Mermer ve doğal taş blokları, işleme tesislerinde çeşitli kalınlıklarda plaka olarak kesilir. Bazı doğal taşlar bu şekilde yanı ilk kesilmiş hali ile kullanılır. Taşın düzgün plaka yüzeyleri henüz hiçbir işleme tabi tutulmadığı için buralarda dairesel testere kesme izlerine rastlanır. Bu şekilde kesilmiş plakalara "ham plaka" adı verilir. Mermer yüzeylerine uygulanacak tüm işlemler bu plaka yüzeylerine uygulanır ve testere izleri bu işlemler sonucunda kaybolur.
Honlama (mat cilalı) işlemi, kesilmiş olan plaka yüzeylerinin çeşitli boyutlarda aşındırıcılarla aşındırarak pürüzlülüğün giderilmesidir. Honlama için istenilen matlık derecesine göre 240, 320 veya 3/4 graine kadar silim yapılmaktadır.Bu işlem sonucunda aşındırıcı izleri silinmekte ve daha sonra bazı durumlarda mat cila aşındırıcısı (kıl keçe) kullanılmaktadır. Honlama işlemi sonucunda düz, pürüzsüz ve nispeten parlak bir yüzey elde edilmektedir. Ancak elde edilen parlaklık, cilalanmış ve parlatılmış doğal taş yüzeyleri gibi ışığı yansıtmaz. Cilalı ve parlak yüzeylerin özellikle istenmediği döşeme, merdiven ve havuz kenarları kaplamaları gibi yerlerde tercih edilmektedir. Yüzey cilasız olduğu için kaymayı önleyici ve emniyetli bir yürüyüş imkanı da sağlamaktadır. Honlama işlemi genellikle, tüm uğraşılara rağmen istenilen şekilde cila almayan doğal taşlara uygulanmaktadır.
Parlatma işlemi farklı bileşim ve sertlikteki aşındırıcılar ile kimyasal eriticilerin amacına uygun bir şekilde sıralı ve ortak kullanımı sonucunda sağlanmaktadır. Genellikle 80–600 mesh arası numaralı aşındırıcılar kullanılmakla birlikte daha hassas ve sorunlu taşlarda 36–1200 mesh arası aşındırıcılar kullanılmaktadır. Son olarakta cila taşı kullanılır. Ancak taş yüzeyindeki birkaç mikronluk çok küçük pürüzleri gidermek için oksalit asit içerikli aşındırıcılar da kullanılmaktadır. Bu işlemin uygulandığı taşın yüzeyinde, boşlukların izole edilmesinden dolayı genellikle gözenek yoktur. Bu da atmosferik ve kimyasal etkilere karşı daha dayanıklı olmasını sağlamaktadır. Bazı taşlar cilalandığında oldukça kaygan olmaktadırlar. Bu taşlar cilalı olarak zemin döşemesinde kullanılmamalıdır.
Alevle yakma işlemi, farklı termal genleşme kat sayısına sahip değişik minerallerden oluşan kayaçlara uygulanır. Bu nedenle genellikle magmatik kökenli kayaçların yüzeylerine uygulanan bir işlemdir. Özellikle granit içerisinde yer alan kuvars minerallerinin ısı karşısındaki davranışları, bu işlemin granit yüzeylerinde etkili olmasını sağlamaktadır. Yüksek sıcaklıklara dayanıklı olmamaları nedeniyle kalsiyum karbonat kökenli mermerlerde bu işlem uygulanamaz. Hatta bileşiminde demir bulunan bazı granitler bile bu ısıl işleme uygun olmayabilmektedir. Taşın aniden ısınmasıyla oluşan patlamalar sonucunda taş yüzeyinde çukurluklar meydana gelirken yeni kristal taneleri ortaya çıkmaktadır. Bu işlem sonucunda kuvars kristalleri termal şok ve ani soğuma ile ufak parçalara ayrılmaktadır. Bunun yanında taş yüzeyinde tümsekli-çukurlu, pürüzlü bir yapı oluşmaktadır. Bu yapı, kaymayı önleyici özellikte olması nedeniyle özellikle dış mekanlarda, yürüyüş yolu ve kaldırımlarda tercih edilmektedir.
Son yıllarda antik görünümlü doğal taşlara olan yoğun ilgi nedeniyle eskitme çalışmaları hız kazanmıştır. Bazı doğal taş türlerinin küçük ebatlı ve yüzeyleri pürüzlü parçalarının yıpranmış ve eskitilmiş bir görüntüye kavuşması için uygulanan bir işlemdir. Uygulanacak yere göre mermer parçaları, değişik kalınlıklarda ve değişik boyutlarda kare veya dikdörtgen şekillerde kesilmektedir. Eskitilmiş taşların kenar ve köşelerindeki keskin yüzeylerin yerini daha yuvarlak bir profil almaktadır. Eskitme işlemine giren doğal taşların yüzeylerinde ilk kesimde oluşan testere izleri vardır. Eğer eskitme işlemi yeteri kadar iyi yapılamazsa bu izlerin tam olarak kaybolmadığı görülmektedir. Eskitilmiş doğal taşlar cilalı ya da mat olarak iç ve dış mekanlarda dekorasyon ve süs amaçlı kullanılmaktadır. Eskitme iki farklı yöntemle yapılmaktadır. Bu işlem için özel olarak yapılmış eskitme tamburları ve vibratörler kullanılmaktadır. Eskitme tamburları içerisinde eskitilecek doğal taşlar, su ve eskitme işlemini yapacak olan aşındırıcı maddeler beraber konulmaktadır. Aşındırıcı olarak genellikle yıkanmış kuvars kumu, seramik aşındırıcılar, çakıl taşı ve çelik bilyeler kullanılmaktadır. Eskitmenin derecesine göre tambur belirli hızlarda belirli bir süre döndürülür. Tambur içerisindeki doğal taşlar, aşındırıcı maddelerin etkisiyle kenar, köşe ve yüzeylerinden küçük taneler koparılarak keskinlikleri giderilmekte, eskimiş ve antik bir görüntüye kavuşturulmaktadır. 30x30 cm ve daha büyük boyutlu mermerler ise vibratörlerde eskitilmektedir. İkinci yöntemde ise, eskitme tel fırça kafası ve eskitme fırçaları kullanılmaktadır. Bu işlem yumuşak ve sert yüzey özelliğini lokal olarak beraberce taşıyan yüzeyler için uygundur. Çeşitli kalınlıkta çelik telden oluşan fırçalar taşın yüzeyine dairesel hareketlerle (otomatik silme hattında olduğu gibi) sırayla sürtülmektedir. Bu esnada yüzeydeki yumuşak bölgelerden bir miktar talaş kaldırılmaktadır. Sonuçta taşın yüzey ve kenarlarında pürüzlü ve engebeli bir yüzey oluşarak taş eskimiş bir görüntüye kavuşturulmuş olur. Bu tip yüzeye sahip olan taşlara patinato adı verilmektedir.
Doğal taş yüzeylerinin mat-parlak pürüzlü bir görünüm kazanması ve değişik desenler oluşturulması için uygulanmaktadır. Bu işlemde su ve kum karışımı, yüksek basınçlı olarak doğal taş yüzeyine püskürtülmekte ya da otomatik kumlama makinaları kullanılmaktadır. Doğal taş yüzeyinde kum tanelerinin ve/veya kumlama uçlarının çarpması ile küçük noktalar halinde çok küçük çukur ve tümsekler oluşturulmaktadır. Böylelikle doğal taş yüzeyleri pürüzlü ve antik bir görünüm kazanmaktadır. Kumlama ile şekillendirilmiş doğal taş yüzeyleri kaymayı önleyici özelliğinden dolayı dış mekanlarda, yürüyüş yolu ve kaldırımlarda kullanılmaktadır. Kumlama ile şekillendirilmiş pürüzlü yüzeyler dış cephelerde kullanıldığı zaman yoğun kirliliğe maruz kalmaktadır. Yüzeyin pürüzlü olması sebebiyle kirliliğin temizlenmesi de zorlaşmaktadır. Bu yüzeyler için mutlaka koruyucu kaplama malzemeleri kullanılmalıdır.
Çekiçlemede kullanılan aletler; madırga (çekiç), ahşap tokmak, varyoz, mucarta (taraklı çekiç), çarpacak (keski), yassı kalem, dişli kalem, murç (sivri kalem), tarak, dişli tarak ve çarpmadır. Sert taşlar mucarta ve kalemlerle işlenirken daha az sert taşların işlenmesinde tarak ve keski kullanılır. Zayıf ve yumuşak taşlar ise kumdan bir yatak içerisinde işlenir. Çekiçleme yöntemi gerekli tedbirler alınması koşuluyla her tür doğal taşlarda uygulanabilen bir yöntem olmakla beraber genellikle bazalt, andezit gibi volkanitler ile tüflerde daha iyi sonuç vermektedir. Çekiçleme, taşın yüzeyine alışılmış yüzeylerin dışında kabartılmış bir özellik vermek amacıyla yapılır. Genellikle tarihi binaların yapı tarzı olması nedeniyle bu tip binaların dış cephe kaplaması olarak tercih edilir. Çekiçleme işlemi el ile ya da otomatik makinalar yardımıyla yapılabilir. Bu tip yüzey oluşturulan mermerler ıslakken bile kayma özelliği göstermez. Çekiçleme yapılırken dikkat edilmesi gereken bir husus çekiçlemenin derinliğini fazla tutarak taşın kalınlığının gereğinden fazla azaltılmamasıdır. Çünkü gereğinden fazla kalınlığı azaltılan taşların dayanımı da azalır.
Doğal taşların bir kısmında oluşumundan kaynaklanan çeşitli boyutlarda gözenekler vardır. Kesme ve cilalama işlemleri sonucunda da bu gözenekler daha da belirgin hale gelir ve taşın görünüşünü bozarlar. Bu gibi taşlara suni, yollarla dolgu yapılır ve gözenekler kapatılır. Taşlarda dolgu işlemi genellikle özel tip makinalarda yapılır. Bazı tip makinalar ise fırınlı dolgu hattı şeklinde olup bu rnakinalarda kalıbrasyon, ön silim, kurutma, dolgu, pişirme ve cilalama işlemleri tek bir hat üzerinde kesintisiz olarak yapılmaktadır. Gözenekleri doldurmak amacıyla genel olarak polyester esaslı ve çimento bileşimlı dolgu maddeleri kullanılır. Ancak dolgu maddesi gözenek çapına göre sıvı veya akışkan olarak hazırlanır. Sık ve küçük ebatlı gözenekler için sıvı dolgu maddesi kullanılırken, seyrek ve iri boyutlu gözenekler için katı dolgu maddesi kullanılır. Şeffaf özellikli taşların dolgusu ise şeffaf olmalıdır. Kullanılan dolgu maddesinin rengi, mutlak suretle taşın orijinal rengi ile aynı olmalıdır. Aksi takdirde taşın olarak da bilmen bazı yapı taşları yüzeyindeki siyah renkli dentritik yapı, fosil görüntüsü verir. Binalarda estetik görünüşlü dekorasyon malzemesi ve Almanya, Avusturya gibi ülkelerde tarihi nitelikteki binalarda kiremit yerine çatı kaplaması olarak kullanılan arduvazlar atmosfer etkilerine ve aşınmaya karşı dayanıklı olup gözenekli değildir. Büzülme veya eğilme yapmaz.Bu nedenle günümüzdeki yapılarda en çok dış mekanlarda yüzeyinde istenmeyen ve değen düşürebilen görüntüler oluşur.
Arduvazlar metamorfizma sırasında kazanılan klivaj yapılan boyunca düzgün yüzeyler halinde ayrılırlar. Doğal olarak ayrılan tabaka yüzeyleri pürüzlü bir yapıdadır. Kayrak taşı estetik bir kaplama malzemesi olarak, pencere kenarlarında, eşiklerinde ve taban döşemelerinde kullanılır. Bu düzenlemelerde doğal veya ebatlanmış şekillerde kullanılmaktadır.Bunun yanısıra arduvazın bol olarak bulunduğu yörelerde bina yapı taşı olarak da rastgele boyutlu ve tuğla boyutunda kesilmiş olarak kullanıldığı görülmektedir.
Pürüzlü mermer yüzeylerinin antik bir görüntü alması için yapılır.Kalsiyum karbonat bileşımli mermerler asitlere karşı çok duyarlıdır. Bu özellikten faydalanarak mermer yüzeylerine uygulanan asitli bileşikler yüzeydeki pürüzlülüğün bir kısmını yok ederek düzgün ve parlak fakat dalgalı bir yüzey ortaya çıkarırlar. Bu da mermerlerin, yürüme esnasında kaymasını önleyici bir yapıdır. Ancak bu tip mermerlerin bakım ve temizliği diğerlerine göre daha zordur. Aynı zamanda taşın kimyasal yapısında çeşitli reaksiyonlar meydana getirmesi nedeniyle tavsiye edilen bir yöntem değildir.